7 Aralık 2015 Pazartesi

Çalışan Anne Depresyonu!



Uzuuuun bir aradan sonra tekrar merhaba,

Tam 1,5 yıl olmuş yazmayalı...İşte bu bu uzun aranın sebebi...

Güzel kızımın 1. yaş gününü kutlamamızın hemen akabinde işe başladım ve müthiş bir temponun içine girdim. 

İstanbul'da yaşayanlar iyi bilir; hani o çok zor olan çalışan annelik meselesi var ya.. İşte bu iş İstanbul'da çok ama çok daha zor :( Hele bir de benimki gibi eviniz ve işiniz birbirine uzaksa...

Hamilelik dönemim tam yeni işten ayrıldığım bir döneme denk geldiği için hazır bir işim yokken bebeğimi büyütmenin tadını çıkarayım dedim ve 1 yaşına gelene kadar kızıma kendim baktım. Önceki yazılarımdan bilenler bilir, kızımın sağlık sıkıntıları falan derken bir hayli sıkıntılı dönemler geçirdim. Bendeki lohusa depresyonu 1 sene kadar sürdü diyebilirim!

Bebeğimle birlikte vakit geçirmek, onun her anına şahit olmak harika bir şey tabi ki de... Ama insan bulunduğu yeri de sorgulamıyor değil. İşte ben bu noktada içinden çıkılması çok zor bir dönem başladı. Çalışmaya, üretmeye  ve sosyal olmaya alışkın bir kadın için evde geçirilen ilk birkaç ay tatil gibi gelebilir, hatta bıcır bıcır bir bebeğiniz varsa bu süre 6 ay-1 sene harika devam edebilir. Sonrasında evde sorgulamalar başlıyor... Bende öyle oldu en azından... Bunca yıl evde oturup temizlik yapıp, çocuk büyütmek için mi okudum? Üniversiteden mezun olduğumda iki dili akıcı şekilde konuşurken şimdi oturduğum yerde körelecek miyim? Kafamda deli sorular.....Ağlama krizleri, içine kapanma, çocuğuna gereken ilgiyi gösterememe, bi bıkmışlık, bi bezmişlik, belirsizliklerden yılmışlık, tükenmişlik... Bu aşamada iki alternatifiniz var; ya çocuğunuzdan kopmadan çalışabileceğiniz, yeni şeyler üretebileceğiniz bir iş kuracaksınız (bunu yapamadım ama elbet bir gün yapacağım!) ya da bildiğiniz işe geri döneceksiniz... Ben de ikinciyi seçtim! İşe başlama süreci çok ani gelişti, bir anda kendimi Beylikdüzü-Taksim arası trafik çilesinde buluverdim :) Metrobüs mü araba mı tartışması uzar gider, hiç açmayalım  :))

İşe başladığım ilk günler çok şükür beklediğimden iyi geçti. İkimiz için de zor olsa da bir kaç günde bebeğim de ben de duruma adapte olduk. Tabi ki burada bebeğime çok güvendiğimiz bir aile dostumuzun bakması ve gözümün arkada kalmaması da etkili oldu. Ama bebekler büyüdükçe annelerinin kıymetini daha çok anlıyorlar... Üstüne bir de 2 yaş sendromu eklenince, eyvahlar olsun :) (2 yaş sendromuna daha sonra uzun uzun değineceğim)

Sonrasında baktım ki bir de Çalışan Anne Depresyonu varmış! Böyle bir hastalık var mı bilmiyorum, tam şu anda adını ben koydum...  Belirtiler: Yarım anne, yarım ev kadını, yarım eş, yarım iş kadını... Hiçbiri olamamak... Kendine hiç vakit ayıramamak, bebeğine istediği kadar vakit ayıramamak, eşine ve evine yeterince vakit ayıramamak, işine mecburen yeterince belki fazlasıyla vakit ayırmak sebepleriyle bir tükenmişlik hali, sürekli yorgun hissetme, boş vakit bulduğunda ne yapacağını bilemeyip hiç bir şey yapamama,sonra başa dönüp hiç bir şeye vakit bulamama! 

Şu anda bu yazıyı nasıl mı yazdım?  Ben işe başladıktan sonra uyku düzeni alt üst olan bebeğim, aylar sonra vakitlice bir saatte uyudu (sızdı diyelim :)) ve anne uyumak yerine yazmayı tercih etti.

Ben şehir koşturmacası içinde akışa bıraktım ama halimden memnun değilim :) Sizler neler yapıyorsunuz? Hayatınızı nasıl programlıyorsunuz? Var mı bu depresyonun da doğal bir ilacı? 

Not: Bu arada gece uyanan bebe bu postu tamamlamaya izin vermez, anne de yavrusunu koynuna alıp dünyanın en kısa, en konforsuz ama en huzurlu uykusuna dalar ve yayın sabaha kalır :)

Sevgiyle,

Gönül


6 Haziran 2014 Cuma

Berenimo 1 Yaşında!




Güzel kızım,

Zaman gerçekten çabuk geçiyor... 
Senin de artık bir yaşın var... 
Sen büyüdün...
Ben yaşlandım...
İkimiz de çok şeyler öğrendik birbirimizden...
Sen yoğruldun...
Ben olgunlaştım...

İyi ki doğdun güzel kızım... İyi ki benim oldun... 
Birlikte sağlıkla geçen her dakikamızda Rabb'ime şükürler olsun... 
Ömrün uzun, sağlıklı ve hep sevdiklerinizle olsun... 
( Belki hayatımda ilk defa kendim için de sağlık ve uzun ömür istiyorum Allah'tan, senin büyüdüğünü, güldüğünü, koştuğunu, oynadığını, okula gittiğini, mezun olduğunu, aşık olduğunu hep ama hep mutlu olduğunu görmek istiyorum...)

Çok ama çok mutlu ol bebeğim...

Artık 1 yaşındasın!

Seni Seviyorum...

Annen

9 Mayıs 2014 Cuma

Masa Altı Açık Büfe :)

Sabah kahvaltılarımız çok eğlenceli geçiyor(hele bi de hafta sonu ve Baba evdeyse :)).  Ek gıdaya başladığımızdan bu yana Beren’e hiç kahvaltı bulamacı yapmadım. Her şeyin ayrı ayrı tadına baktı. Bizimle masaya oturmaya başladığından beri de daha keyif alıyor. Bir lokma ağza, bir lokma yere!  Ama bir şey var ki masada çabuk sıkılıyor ve yere inmek istiyor. Ben yemek konusunda hiç ısrarcı değilim, o anda yemek istemiyorsa yemesin (Kendi bilir :) , daha sonra tekrar denerim).  

Miniğim yere indiğinde biz hala yemeye devam ediyor oluyoruz, zira kızımızı beslemekten kendi yediğimizi anlamıyoruz :) (Helal olsun :)). Tabi bizim tırtıl boş durmuyor ve soluğu masanın altında alıyor. Masa altı açık büfeden yemeye devammm :)

Bizce sorun yok, ooohhh afiyet olsun J


17 Nisan 2014 Perşembe

Lokumum Büyüyor...

Lokum öyle hızlı büyüyor ki yetişemiyorum :)  Sanki son bir iki haftadır daha bir büyüdü. Öğretmeye çalıştığımız her yeni şeyi hemencecik öğreniyor ve ben bu duruma çoook mutlu oluyorum! 

İlk defa çimle karşılaşan Beren :))

Son öğrenilenler:
ü  Güle güle deyince el sallamak :)
ü  Telefonu, elini, kumadayı, biberonu kulağına koyup Abbo, Abba ( Alo demek istiyor!) demek
ü  İşaret parmağını kaldırıp “Seni seniiii” hareketi yapmak
ü  Baba, meme, mama ve Mem ( Anne demek)kelimeleri



Güzel kızım, lokum kızım....
Şükürler olsun…

3 Nisan 2014 Perşembe

Gelişimsel Kalça Displasizi (Kalça Gelişim Geriliği)!

Açıkçası konu biraz uzun ve detaylı ve bu yüzden bu yazıyı yazıp uzun süre bekledim yayınlamak için. İlk uzun yazım olsun da istemiyordum ama daha fazla beklemek istemedim. Umarım sıkmadan aktarabilirim yaşadıklarımızı.

Lokum kizim Beren’e yeterince gelişmeyen kalçaları sebebiyle iki aylıkken Gelişimsel Kalça Dizplazisi teşhisi kondu. O gün bugündür tedaviye devam.

Yaşadığımız süreci şöyle bir detaylandırayım ( Aslında özet geçebilmeyi çok isterdim ama huyum kurusun bir konuyu anlatırken detaylara inmeden yapamam :) Olsun yazabildiğim kadar yazıcam hem belki benzer şeyleri yaşayanlara da faydası olur :))

Teşhis
Bebeklerin doğumunun ilk 3 ayı içinde rutin olarak çekilen kalça ultrasonu (çoğu doktor 1. Ayın sonunda ister) kalça gelişimi ile ilgili bir öngörü sağlıyor. Bu ultrasonu aman ha ihmal etmeyin derim!

Beren’in kalça açılarında bir gerilik olduğu 1. Ay kalça ultrasonunda fark edildi fakat doktorumuz bir ay daha beklesek kendiliğinden gelişebileceğini söyledi. Açılarla ilgili rakam verip kafa karıştırmak istemem, çünkü her bebekte gelişim farklı olabilir. Gelgelelim 2. Ayda bizim Lokum’un sol kalçası daha da gerilemişti. Bir ortopedi uzmanına görünmemiz gerekiyordu ve 9 günlük bayram tatilinin önündeydik, benim için geçmek bilmeyen 9 günlük bir bayram tatili(!).

Bayram ertesi ilk Pazartesi pediatrik ortopedi konusunda uzman bir doktora gittik, ultrasonlar çekildi ve solda daha ileri olmak üzere her iki kalçaya da Gelişimsel Kalça Displazisi teşhisi kondu. Tedavi yöntemi  olarak da pavlik bandaj gözyaşlarım eşliğinde oracıkta takıldı kızıma… 

Pavlik bandaj, kalça çıkığı ya da gelişim geriliğinde ( gelişimsel kalça displazisi) uygulanan oldukça başarılı bir tedavi yöntemiymiş. Bebeğiniİlk 3 ayında tedaviye başlanması halinde başarı oranı %95in üzerindeymiş. Biz de başımıza gelince öğrendik tabi bunları.





Pavlik Bandajda İlk Gece…

Ömrümün sonuna kadar unutmayacağım hayatımın en sıkıntılı gecelerinden biriydi! 

Doğduğundan beri mışıl mışıl uyuyan bebeğim belki 10 dakikada bir uyanıp çığlık çığlığa ağladı. Yatağında uyumak istemedi, başında bekledim, koynumda uyuttum.
Tabi Lokumum'un kısa da olsa uyuduğu aralarda internette kalça  çıkığı ve pavlik bandaj ile ilgili araştırmalar yaptım.  Bu arada İşinAslı’nda yaşadıklarıma çok benzer şeyler okudum ve Aslı hanıma da mail attım. Sağolsun kendisi mailime geri döndü ve sorularıma cevap verdi.  Hatta önerdiği doktora da gittik, o da benzer şeyler söyledi.
Beren bandaja 1 hafta gibi bir sürede alıştı. Zaman zaman çok sıkılsa da mecburen durumu kabulleniyordu kuzum...

Doktorumuz bandaj tedavisinin ne kadar sürecei ile ilgili net bir şey söylememişti. Sadece en az 2 ay demişti. Ama anne yüreği işte her aylık kontrolde kızım için iki set kıyafet alıyorum yanıma; bandaj çıkarsa giyilecekler, bandaj çıkmazsa giyilecekler… Tam 5 ay sürdü bu döngü, her seferinde kızımın cici kıyafetleri aynen geri getirildi :( (Buraya 5 ay yazınca ne kadar az geldi gözüme, halbuki yaşarken ne geçmek bilmeyen günlerdi :( )
Bandajın ilk günlerinden bir kare...

Beren 4 aylık olana kadar işler kolaydı, zaten hareket kabiliyeti kısıtlı oluyor o zamana kadar. Bu zamandan sonra Beren’de bir kendini kaldırma isteği, bir sürünme isteği peydah oldu ve beni benden aldı… Beren 5 aylık oldu, 6 aylık oldu beklediğimiz seviyeye ulaşmıyor kalçalar. Allah’ım ne sıkıntılı süreç… Tabi bu süre zarfında benim kafamda gitgide büyüyen sıkıntılar… Bandaj yüzünden kızımın oturması, yürümesi gecikecek, sağlıklı yürüyebilecek mi, ilerleyen dönemde bacağında aksama olur mu???? Ve daha niceleri… ( Aslına bakarsanız anne de duruma alışıyor zamanla, yoksa bandaj ilk takıldığı zaman kafamda çok daha trajik senaryolar dönüyordu, ki bu senaryoların sonucunda vücudum alarm verdi ve yüzüm çok ciddi bir egzama döktü :()

Sıkıntılı süreç şükürler olsun yeni yıl ile son buldu ve Beren 7 aylık olduğunda bandajı çıkardık ( Zaten artık bandajda tutmak imkansız hale gelmişti, kendisi bandajını açıp çıkarabilir olmuştu J) Şükürler olsun! Bandaj çıktı ama beklenen gelişme hala tam gerçekleşmedi. Bu yüzden dikkat ediyoruz her şeyine ; iki tane 1 beden büyük bezi üst üste bağlıyoruz ve mümkün olduğunca bacaklarını az birleştiriyoruz. Külotlu çorap, dar pantolonlar, hareket kısıtlayıcı giysiler hala yasak!

Beren şimdi 10 aylık  ve şükürler olsun bütün kuruntularım boşa çıktı, Lokum’um bütün evi emekleyerek turluyor, kendi kendine tutunup ayağa kalkıyor ve sanırım ilk doğum gününde yürüyor olacak :) :) :)

İnşallah bundan sonra hep güzel şeyler paylaşacağım :)

Selamlar,
  

Gönül

Benim Hamilelik ve Doğum Hikayem

İlk gençlik yıllarımda genç anne olmayı istedim hep, çocuğumla arkadaş gibi olabilmeyi hayal ettim.

Ancak evlenip de ev işleri, çalışma hayatı falan derken hep korktum çocuk sahibi olmaktan… Nasıl yaparım, nasıl bakarım, çocuğu perişan eder miyim, hepsine birden yetişebilir miyim??? Kafamda deli sorular bitmedi gitti.

Artık evleneli 3 sene olmuştu ve tamam dedim artık hazırım ancak yeni bir işe başlamıştım ve biraz zaman geçmesi lazımdı. Çalışırken doğum yapmak, doğum izni vs. sosyal haklardan faydalanmak vardı hep aklımda.  

Ancak kader insanın planladığı gibi işlemiyor. İşe başladıktan kısa bir süre sonra beklenmedik bir zamanda işten ayrıldım (ki işten ayrılacağımı bilmeden 1 hafta öncesi jinekoloğa gidip genel kontrollerimi yaptırmıştım bile :)). Kısmet bu ya artık işsizdim ve yeniden iş aramak, bulmak ve yine bir süre çalışmak bebeği en az 1- 1,5 sene daha ertelemek demekti ve ben bunu istemiyordum.

İşten ayrıldıktan 2 hafta sonra içimde çok değişik bir his sanki hamileyim :) :) :) En yakın arkadaşım 9 aylık hamileydi ve birlikte markette dolaşırken ona dedim ki “İnternette okuyorum, en büyük belirti kendini hamile hissetmekmiş, ben kendimi hamile gibi hissediyorum!” (Nerden de biliyorsam hamile hissetmek ne demek??) O da “Canım benim kendini çok kaptırıp hayal kırıklığına uğrama ama için rahat edecekse bir test alalım” dedi. Hemen bir eczaneden test aldık ve iki çizgiiiiii :) Yetmeeez hemen bi de kan testi; pozitiffffff :) Testleri yapma aşamasında eli ayağına dolanma durumları, arkadaşımın bu sebeple doğurma korkusu falan görülmeye değerdi :)

İşte böyle başladı macera. Harika bir dokuz ay geçirdim. 37. Haftadan sonra her an kızım gelecek diye bekledik. Hatta bir gece suyumda sızıntı var sanıp acile bile gittik. Ama bizim kızın içerde keyfi yerindeydi ve gelmeye niyeti yoktu. 40 hafta dolduktan sonra doktorumla 1 hafta daha beklemeye karar verdik. Yine gelmezse 5 Haziran’da suni sancı için sözleştik. Sabah 8de hastaneye yatışımız gerçekleşti. Suni sancı bağlandı ve beklemeye başladık. Daha 5 dk olmuştu sancı takılalı, nst cihazındaydı kulağım bebeğimin kalp atışlarını dinliyorduk ailecek :) Birden kalp atışları zayıflamaya başladı ve kesildi! Hemen ebeyi çağırdılar, karnımda dinlemediği yer kalmadı ama yok kalp atışı alamadı!  Allah’ım o anda nefesim kesildi :( Sonunda zayıf bir ritm yakaladı. Ebe bir yandan ameliyatta olan doktoruma ulaşmaya çalışıyor bir yandan bana oksijen maskesi takıyordu. Ama ben ağlamaktan nefes alamıyordum ki :( 9,5 ay sabırla beklediğim, her kıpırtısında içimin titrediği bebeğimi son anda kaybetme düşüncesi nefesimi kesmeye yetiyordu. Öte yandan nefes almam lazımdı, hem de derin derin nefes almam, karnımı şişire şişire… Bebeğimin benim aldığım nefese çok ihtiyacı vardı. Doktoruma ulaşıldı ve bebeğin suni sancıyı kaldıramayacağı bilgisi verildi. Doktorum hemen sezaryen dedi ve ne olduğumu anlayamadan göz yaşları içinde kendimi ameliyathanede buldum. Doktorum çok sakin ve güleryüzlü karşıladı. “Senin kız su koyverdi, her şey güzel olacak birazdan kavuşacaksınız” dedi. 2. Şok da ben tamamen bayılmayı beklerken karnım tok olduğu için spinal sezaryen olmamdı (Ki şimdi şükrediyorum iyi ki öyle olmuş, bebeğimin hayattaki ilk saniyelerine şahit olabildim :)) Saat 10.48’de bizim lokum sapasağlam dünyaya geldi :) Hatta 3.400 gr beklerken 3.720 gr yemeye hazır bir lokum olarak doğdu :) Onu gördüğümde söyleyebildiğim tek şey: “Şükürler olsun, şükürler olsun”du.

Lokumum şimdi 10 aylık oldu bile, zaman nasıl da akıp gidiyor…

Bu günümüze binlerce şükür :)

Bir solukta yazdım, şürç-ü lisan ettimse af ola,

Sevgiyle,


Gönül

2 Ocak 2014 Perşembe

HOŞ GELDİN 2014

Yeni yılda umut doluyum…  Bebeğim için, ailem içim, kendim için… 2013, ömrümün unutulmaz senesi oldu; acı tatlı çok şey getirdi bana…  Muhteşem, dünya tatlısı bir evlat ve sabrımı sınayan imtihanlar… Her şeye rağmen şükürler olsun…

Bu yeni yılda her şey çok daha güzel olacak. Herkes için önce sağlık, sonra huzur, mutluluk, başarı, aşk diliyorum.


Biz yeni yıla koynumuzda meleğimizle girdik, 1 sene koyun koyuna olacağız herhalde… Ne güzel! :)